20 Ocak 2008 Pazar

yasak sorular




--
. Yasak Sorular



çözülme zamanlarını
yaşamışlığım
bir delici bakış esaretinde
sorgularının
bilirmisin en zor soruların
cevapları
acıdır
bilinenden öte
o bir yürek gömüsüdür
dokunma onlara
sakın dokunma bana
acılarımın
izidir sana çözülmelerim
şu anlarda
oysa
biten zaman anılarını
bir saksıya dikmiştim
her gece su verdim saksılarıma
ne kadar güçte olsa
unutulmamacasına
her sabah gözlerimin izinde
açtı
şiir çiçeklerim
dokunma
yüreğimin yapraklarına
küsme bana çiçeği dalları gibi
dokunuşlarından
korkarım
geri çekilir bütün duygularım
0 noktasına
yeni bir tomurcuk olsa da hayat
ya koparılırsa korkusuyla
ölürüm
sorma
sakın sorma bana
aşkı ve benim anlaşılmamışlıklarımı
koydum bir sepet içine
kurutulmuş güllerimi
her an gözlerime dalıp
beni sorgularınla
yorma ...




--
.

17 Ocak 2008 Perşembe

: Sevdiğime sevgilime yazdığım bir şiir..



>>>>>>>>>>Bir Damla Gözyaşı<<<<<<<<<<<
Ben bir damla göz yaşıyım.
Gözlerine saklandım..Bekliyorum...
Birgün...
Doğacağım göz bebeklerinde..
Yanaklarında süzülürken yaşayacağım...
Çoook..Uzun sürer hayatım..
Taaaki..
Yere Düşene dek!!...
Yere düşünce?..
Öleceğimi mi sandın?..
Hayır..Hayır..Asla!!..
Benden asla kurtulamazsın!
Topraga karışırım
Tekrar buhar olup yağmura dönüşüp
Yine sana ularşırım..
Seni ıslatan her damlada
Islatanın benim olduğumu düşünür unutamazsın..
Benim aşkımın küçücük bir göz yaşı
Bir damla oldugunu
Hiç bir zaman unutma..
Gözyaşın asla tükenmesin
yağmurlar hiç durmasın..
;)

8 Ocak 2008 Salı

Seni Özlemeye Gidiyorum‏





bir güneş yanaşıyor ufuklarıma
açıyor kapılarını
iniyor yolcuları tek tek
ışıl ışıl
bir tek sen olmuyorsun içlerinde
benim beklediğim sen..
işte o an ben
henüz hareket etmiş olan
gecenin arkasına asılıp
seni özlemeye gidiyorum....

bir bulut yanaşıyor gözlerime
açıyor kapılarını
iniyor yolcuları tek tek
damla damla
bir tek sen olmuyorsun içlerinde
benim beklediğim sen..
işte o an ben
hüzün gemilerine binip
senı özlemeye gidiyorum....

bir rüzgar yanaşıyor yüreğime
açıyor kapılarını
iniyor yolcuları tek tek
efil efil
bir tek sen olmuyorsun içlerinde
benim beklediğim sen..
işte o an ben
içimdeki fırtınaya tutunup
seni özlemeye gidiyorum....

bir gece yanaşıyor düşlerime
açıyor kapılarını
iniyor yolcuları tek tek
renk renk
bir tek sen olmuyorsun içlerinde
benim beklediğim sen..
işte o an ben
kabusların içine karışıp
seni özlemeye gidiyorum....

geldiğinde yoksam eğer
inmiyorsam ellerine yanaşan dokunuşlardan
bil ki
seni özlemeye gitmişim....

ne zaman dönerim bilmem...


.

--
. .

BİR YUDUM ÇAYDA İKİ DAMLA CAN




bir yudum
çayda iki damla can
bir kaşığa sarılıp birlikte
döndükçe sarhoş su damlası
dudaklarda yarım şeker tadı
muhabbet kuşu deliliğinde
anlamsız şarkılar..
sen sevdalı bir gecede
getir bana seni..

mola verdin mi pınar başlarında
sıcak bir yaz günü terledin mi
ve coşkulu akan bir pınarın
sesinde yıkadın mı ellerini
gölgesinde güzel ağaçların..
önce, serinliği ateşi tatmış
elleri hisseder insanın
içersin bir yudumda kana kana
dinmeyen bir pınardır, sevin..

bir düş ülkesinin
mecnun masalı bu;
yorgun, soluk soluğa
gözlerinde ateşe bakar
bir de geride kalan yollara
değerdi yaşamaya ömür boyu
eteklerinden kopup geliyor her şey
nice dağların tepesinde rüzgar..

sevgi, perisini buldu
yorgun bir kelebek düşü
hep bildiğin, aramadığın
doğduğun dünden beri
içimde özgür ve güçlü
kanatlı rüyalarda vardın
inanmadığım ülkelerin
keşfedilmemiş prensesi..

uyku esir alır ,
yorgunluğa eziliriz..
hak ediyorsun herşeyi
sevda dalı
ikincil bir yaşam sunsun
yeniden gelseydim derler
ben de geldim şansımla,
şansım bir tek sensin...

mutluluk ağacımda
sevinç çiçeğimdin..
aldın, verdin ve beni yendin
paylaştığın sevgi sardı
yüreğimin yüreğinde evi vardı

iki şımarık çiçek
dileğinde ifadeler..
ellerini serbest bırak
zorlama sakın hiçbir şeye
ne ürk ne de beklenti say,
yazmayı sevdiğim kadar
kalbine yaslanıp dinlemeyi...

bana sen, canı anlat
kuş kalbinin sevincini
kıpırtıları ve sarsıntıları
ürkmeden, beklentisiz
bilerek, özgür ve rahat...

esaretiyle mutlanma çabası ellerin
içeriği içten hisleri
iletmekten ötesi kelimelerin
kıpırtılar bir sevgiyi anlatır
daha saçlarından söz etmemişsem
gözlerinden bile ...

yürek ürkütmez ki,
bu bir sevgi paylaşımı
bizim kelimelerimiz..
söylemekten ürke ürke
mapuslarda tükettiğimiz..
çizgisini bilir dilimiz
öyleyse korkma, söylemeliyiz..

sen temiz bir bahar havası,
ve sırtımı yasladığım söğüt ağacı
öyle sızıları var ki yüreğimin,
varlığın yenerken hoyrat ve zalim..

kader, keder...
istenmeyen misafirler.
yetiştirip büyüttüler bizi
hüznün kollarında
onlar gitsin
duyarsız sevgisiz insanlara
sevgiyi öğretsin...........



 

7 Ocak 2008 Pazartesi

YILDIZLARIN AŞKI



Yıldızların aşkını bilir misin?
Çok severler,
Lakin hiç ulaşamazlar birbirlerine.
Ama ışıl ışıl parlarlar..
Her gece göz kırparlar birbirlerine..
Aşkları en derin noktaya vardığında ise,
Kayıverirler sevdikleri uğruna.
Artık uzaktan da olsa,
Göremeyeceklerdir o nazlı yari.
Ama ömürlerini armağan etmişlerdir.
Yarin sevgisinin yanında,
Bir canın ne kıymeti vardır.
Şimdi ben bir yıldız değilim ki kayabileyim...
 

BİR GÜN BAKSAM Kİ GELMİŞSİN




Bir Gün Baksam Ki Gelmissin
.
Bir gün baksam ki gelmissin..
Bir güvercin gibi yorgun uzaklardan yar.
Gözlerinde bir bitmez,bir tükenmez güzellik
Saçlarinda ilkbahar..

Bir gün baksam ki gelmissin..
Gülüsünde taze serin bir rüzgar
Ellerin yine eskisi kadar güzel
Çiçek açmis dokundugun bütün kapilar..

Bir gün baksam ki gelmissin..
Hasretin içimde sonsuzluk kadar.
Sasirmis kalmisim birdenbire çaresiz.
Dökülmüs yüregime gökyüzünden yildizlar.

Bir gün baksam ki gelmissin..
Ne yüzünde bir gölge,ne dilinde sitem var.
Tozlu pabuçlarini gözlerime sürmüsüm
Benim olmus dünyalar. . .

Canına Can Verirdim



Canına Can Verirdim

Sen bir nazlı gül olaydın
dalına yaprak olurdum
canına can verirdim
acına toprak olurdum

sen bir damla yaş olaydın
başına bulut olurdum
düştüğün denizlerden
her damlanı bulurdum

sen bir türkü olaydın
kıskanırdım rüzgarlardan
kalbime koyardım sesini
yalnızca ben duyardım

tual olaydın fırçalarıma
sevginin rengine boyardım
ne okşardım saçını
ne öpmeye kıyardım
ne elveda eder
ne görmeye doyardım

sen de sevseydin beni
başımın üstüne gezdirirdim
kalbimin içine koyardım
canına can verirdim
kanına kan veririrdim
sende sevseydin beni

sende sevseydin beni
yağmur olur yağardım
bulut olur ağardım
yoluna toprak olurdum
dalına yaprak olurdum
sen de sevseydin beni

sende sevseydin beni
aşkına çıra olurdum
pervane olurdum ışığına
etrafında döner dururdum

sende sevseydin beni
önüne yol olurdum
kapına kul olurdum
sende sevseydin beni

sen de sevseydin beni
canına can verirdim
kanına kan verirdim
sen de sevseydin beni…

6 Ocak 2008 Pazar

Sana Akıyorum Kaygısızca





Sana Akıyorum Kaygısızca
Sana akıyorum, hiçbir şey bu akışı geri çeviremiyor. Çünkü sen her taraftasın. Sağımda, solumda, arkamda, karşımda. Ne yana dönsem, ne yana yol almaya kalksam ulaşılacak her noktada sen duruyorsun.
Sana akıyorum, çünkü senin yolunda yürüyorum. Önüme çıkan hiçbir sapak, hiçbir kavşak ilgilendirmiyor beni. Yürümenin en zor olduğu yol bu belki de. Ama tozundan, toprağından, çakılından, çalısından şikayetçi değilim ben bu yolun. Sana ulaşmak için attığım her adımla mutlu oluyorum.
Sana akıyorum, çünkü hayatın akışı kadar doğal sana akışım. Doğa, her cinsin yaşayabilmesi için nasıl kurallar koymuşsa, benim yaşamamın da var olmamın da kuralı sensin.
Sana akıyorum, çünkü sesin de cismin de kuşatmış durumda beni. Senin kuşatmana karşı savunma yapmıyorum. Kalemin bütün kapıları açık. Yıkıcı bir kuşatma olmadığını biliyorum. Böyle bir teslimiyet rahatsız etmiyor beni.
Sana akıyorum, çünkü yüzüne, gözlerine, ellerine baktıkça kendimi görüyorum. Sesine yüklediğin gizli anlamları çözerken hep kendimden bir şey buluyorum.
Sana akıyorum, çünkü paylaşacak daha çok şeyimiz var. Bugüne kadar paylaştığımız her şey, daha sonra paylaşacaklarımızın da habercisi. Hayatın herhangi bir yerinde bir çiçeği birlikte tutup, birlikte koklamak, sonra o kokunun bize verdiği hazla sıkı sıkı sarılmak istiyorum sana.
Sana akıyorum, çünkü bir insanı tutkuyla, beklentisiz, delice sevmenin ne anlama geldiğini biliyorum. Birini böyle seveceksem, bu sadece sen olmalısın.
Sana akıyorum, çünkü seninle yaşamak sonu hiç gelmeyecek bir şölene benziyor. Bu şölenin tadını çıkarıyorum. Böylesine keyifli, böylesine eğlenceli bir şöleni yarıda bırakıp gitmek istemiyorum.
Sana akıyorum, çünkü 'hayatın uslanmaz ruhusun' sen. İşte ben bu ruha aşığım aslında. Seninle yenileniyorum, seninle yüreğime çöreklenmiş ne kadar kötülük varsa arınıyorum.
Sana akıyorum. Bütün coşkumla... Aşka dair ne varsa benimle birlikte onlar da akıyor sana. Benim gibi coşkun bir denizi aktığı yolu çok iyi bilen bir ırmağa çevirebilecek tek güç sendin. Orada kal. Ayrılma yolumun üzerinden. Sana ulaşamasam da bu yolda olmak bile yeterli bana.
 

 

Arkada bıraktığın şeyleri düşünme




Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Şimdiye kadar kazanmış olduklarını, bundan sonra kazanabileceklerini, vazgeçemeyeceklerini, yıllarca koruduklarını, daha yıllarca muhafaza etmek istediklerini...
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Herkesin yaşamak istediği bir kişisel hayatı vardır ve onu yaşayabilmesi için arkada bıraktığı şeyleri düşünmemesi gerekir. Bilmelidir ki o birçok şeyi istediği zaman bütün evren ona yardımcı olur. Herkes yüreğinin sesini dinlemeyi ve yüreğinin diliyle konuşmasını öğrenmek zorundadır.
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Bulduğun ve arkada bıraktığın için seni tedirgin eden aşk önünü kesmesin. Kişisel hayatını gerçekleştirmeni engellemesin. Yeter ki bulduğun ve arkada bıraktığın aşk ''saf madde''den yapılmış olsun. Üzerinden bin yıl geçmiş bile olsa, orada, o biçimde, senin bıraktığın haliyle duruyor olacaktır. Çürümeden, bozulmadan... Ve sen, nasılsa günün birinde oraya döneceksin.
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Korkularını, tedirginliklerini, kafa karışıklıklarını, beni seviyorumlarını, ben onu seviyorumlarını, onunla yaşayabilir miyimlerini...
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
İhanet senin beklemediğin bir darbedir. Ama sen, yüreğini tanıyacak olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. Çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın ve onları hesaba katacaksın. Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle, en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece kendisinden beklemediğin bir darbe indiremeyecektir kesinlikle, sana.
Arkada bıraktığın şeyleri düşünme!
Kendi yolunda yürü. Başını dik tut. Kendini yenilmiş hissetme. Kişisel hayatını yaşa. Kahramanı, baş rol oyuncusu sensin. Bu senin öykün. sen sadece yaşa. Yüreğinin sesini dinleyerek, yüreğinin diliyle konuşarak yaşa!

 

hayat nedir?

Hayat;
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, mutluluk, şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır

.
Hayat;
Kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir.
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının hayatını olumlu yönde
etkilemek için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir.
İnsanların en acizi dost edinemeyen,
ondan daha acizi ise dost kaybedendir.

 
 


--
.

AŞK NEREDE?



 
Aşk nerede? Yoksa çamura mı saplandı?

Artık hiç kimseye seni seviyorum diyemiyorum. Daha da kötüsü artık aşka inanmıyorum.

Peki aşk nerede? Bir zamanlar yaşadığım tutku dolu duygularıma ne oldu. Bu kadar kolay mı aşkı unutabildim? Yoksa aşk mı beni unuttu haberim yok?

Zamanında aşkın en güzel anlarını yaşarken aşk çamura mı saplandı?

Biz aşkı yaşadığımızı zannederken yaşadığımız şey sadece tutkularımız mıydı?

Kendi istediği zaman bizi hava almaya çıkartan, çoğunlukla hücre hapsine mahkum eden, küçücük ışıksız bir odada hareket etmemize bile izin vermeyen bir yaratıkla şu an ne işim olabilir ki?

Kendi kendime sorgulayıp duruyorum. Gerçek aşkı ne zaman bulacağım diye? Yoksa buldum da ben mi gözümden kaçırıyorum?


Yoksa hiç beklemediğim bir anda beni terk eden, gideceğim dediğinde kapıyı kapatıp anahtarı sakladığım halde ısrarla anahtarı arayıp bulan ve kapıyı yüzüme kapatıp çıkan aşkı mı bekliyorum?

Biliyorum, gideceğim diyenin önünde kimse duramaz....

Peki ben hala niye kapının kilidini ısrarla değiştiremiyorum?
 

seni kimseler bilmeyecek



Seni kimseler bilmeyecek


Ne kadar zor pes etmeyi öğrenmek
Uğrunda herşeyini verebilirken oracıkta seni terketmek
Koşar adım kaçarken hep aynı yerde takılıp kollarına düşmek
Her fırtınada bir tayfun çıkar diye beklemek
Aşk ölmedi ben yaşadım demek

Aklın başına geldiğinde ,ondan sana fayda yok dinlemek
O seni hiç sevmedi, hep oynadı diye kandıra bilmek
Yaşandı ve bitti denecek kadar nankörleşmeksedat
Neler geçmediki ,buda geçer diye küçülmek
Yalan kadar yakın bir gerçek kadar uzak kaldı dedirtmek
Bedenlerde bir ruh gibi dolaştığını düşünerek delirmek...

Bu duyguları başkalırından öğrenip gülmek
Seni ilk ve son gün de aynı saygıda sevmek
Sana olan tutkumla başkalarını aşık etmek
Ne kötü bir kader olsa gerek...
Acıtsa da yokluğun hicran duyduğum
Seni kimseler bilmeyecek…